Girişiminizi kurma fikri nasıl oluştu? Firmanızı ne zaman ve nasıl kurdunuz? Bu alana neden yöneldiniz, bu konudaki motivasyonunuz neydi? Kısa bir şekilde kuruluş öykünüzü paylaşır mısınız?
Biyokimya uzmanı olarak Ar-Ge ve ilaç sektörü alanında 28 yıllık bir tecrübeye sahibim. Halen Teknopark İstanbul Biocube laboratuvarında araştırmalarıma devam ediyorum. Araştırma deneyimlerimin yanı sıra ilaç sektöründeki çalışmalarım; laboratuvarda geliştirdiğim formüllerin kullanıma sunulması için izleyeceğim mevzuatlar, ürünlerin finansal analizleri, pazarda konumlanması gibi konularda tecrübe kazanmama sebep oldu.
Kanser tedavisi nedeniyle hastalarda çok ızdıraplı ağız ve cilt yaraları oluşmaktadır. Pazarda yara önleyici veya iyileştirici ihtiyacı olduğunu gözlemlediğim bu durum, tedavide de ek maliyetler getiriyor. Halihazırda global düzeyde de bu yaraları önleyen, iyileştiren ürün yok. Yaptığımız klinik çalışmalarda bu soruna çözüm bulduğumuzu kanıtlayarak, uluslararası kongrelerde çalışma sunumunu yaptık.
Tahmin edilebileceği gibi ilaç geliştirmek oldukça titiz bilimsel çalışmalar ve mevzuata uygunluk süreçleri gerektiriyor. İlaç Ar-Ge çalışması yaptığım için başlangıçta firma kurmadık ancak geliştirdiğim formüllere dair çalışmaları tamamladıktan ve pazar ihtiyacını gördükten sonra firmamızı kurduk.
Firmamızı her birimiz kendi alanında başarılı, araştırmayı yapan ben, pazar çalışmalarını yapan Gülbin Müftüoğlu ve klinik çalışmaları gerçekleştiren Prof. Dr. Füsun Tokatlı ile birlikte üç kadın girişimci olarak bu yılın başında kurduk.
Yara tedavisinde kullanılmak üzere Avrupa İlaç Ajansı (EMA) ve Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından kabul edilen bir reçinenin moleküllerini yenilikçi bir metotla elde ettiğim ekstrenin ve ilgili formüllerin patentini aldık.
Halihazırda bu ekstre ile geliştirdiğim iki ürün hastaların kullanımına ve marka tescili de yapılarak ticarileşmeye hazır hale geldi.
Ürünlerin bilimsel etkinliğinin yanı sıra pazar planı, maliyet analizleri de yapıldı. Mevzuata uygun iyi üretim şartlarında üretim yapmak üzere tedarikçi ağımız hazırlandı. Ürünlerin bilimsel etkinliği, pazar planı ve maliyet analizleri de yapılırken, üretim için Elit İlaç firmasıyla anlaşma sağlandı.
Dünyada ağız yaraları konusundaki pazar büyüklüğü 2-3 milyar dolar olarak bildiriliyor. Radyodermatit pazarı ise 1 milyar dolar olarak ifade ediliyor.
Buluşa dair çalışmalarıma 2013 yılında kemoterapi ve radyoterapi gören hastaların çok çaresiz olduğunu gördükten sonra başladım. Öncelikle Ar-Ge ve formülasyon laboratuvar çalışmaları, akabinde formülün testleri, önleyici – iyileştirici etkinliğine dair etik kurul onaylı ve çift kör karşılaştırmalı klinik çalışması ile kongre sunumlarının gerçekleştirilmesi, biz üç kadın tarafından kendi öz kaynaklarımız ve bilgilerimizle gerçekleştirildi.
Her aşamasını titizlikle yapabilmek ve aynı zamanda hayatımızı devam ettirmek için çalıştığımız işlerle birlikte bu çalışmaları yürütmek için çok yoğun çalıştık. Her aşamada gelen hasta yorumları projeye olan inancımızı artırdı. 2021 yılında çalıştığım üniversiteden ayrılarak tamamen bu projeye yoğunlaşmak üzere yoluma devam ediyorum. Teknopark İstanbul yönetimi sayesinde Medical Park Hastaneler Grubu’yla tanıştım. Ürünlerin etkinliği onkoloji bölümlerinde görülünce Nisan ayında üretim yapmaya karar verdik.
Faaliyete başladığınızda finansa erişimde sıkıntı yaşadınız mı? Nasıl desteklerden faydalandınız?
Şirketimiz Umayana bu yılın başında kuruldu. Bu zaman kadar Ar-Ge, test analiz, pilot üretim gibi maliyetleri kendimiz karşıladık. Ancak geldiğimiz noktada özellikle pazara çıkarken hammadde, üretim, ambalaj, tasarım, insan kaynağı noktalarında finansal ihtiyaçlarımız arttı. Şu anda ürünlerimizi küçük miktarda üreterek yurt içi ve Avrupa pazarına vermeye hazırlanıyoruz.
Kuruluşundan bugüne şirketiniz nasıl bir gelişim trendi izledi? Ne kadar büyüdünüz, cironuzu hangi aşamaya taşıdınız?
Henüz bir cirodan bahsedemeyiz ancak küçük adımlarla sağlam yürümeyi tercih ediyoruz. Medical Park, Medicana ve Liv Hospital Radyo Onkoloji departmanlarınca ürünlerimiz talep edilmeye başlandı.
Şirketinizi kurduğunuzda kaç kişi çalışıyordu, şu an kaç kişiyi istihdam ediyorsunuz? İstihdamınızı artırma hedefiniz var mı? Kadın istihdam oranınız nedir?
İlk adımımızı, klinik çalışmamızı yapan Prof. Dr. Füsun Tokatlı ile attık. Kısa süreçte marketing yöneticisi ve lojistik hizmetlerinden sorumlu 2 kişiyi istihdam edeceğiz.
İhracat yapıyorsanız, ne zaman başladınız ve hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? İhracatta hedefiniz nedir?
Belçika’ya Leuven Hook ve Antwerp hastanelerinde kullanılmak üzere ihracat yapmaya hazırlanıyoruz.
İçinde bulunduğunuz sektörün hangi zorlukları var? Bu zorluklarla nasıl mücadele ediyorsunuz?
İlaç sektörü hem çok hayırlı hem de çok zorlukları olan bir alan. Hammaddeden üretime kadar her şeyin mevzuata uyumlu olması gerekli. Ayrıca patentli formülünüzü profesyonel üretmeniz şart. Üretim sonrası hastaya kadar ulaşması sürecinin de detaylı düşünülmesi gerekiyor. Bu nedenle adım adım her aşamayı planlayarak gidiyoruz.
Elbette bunlar aşılmayacak konular değil. Çok çalışmak gerekiyor fakat olması gerekeni yaparak ilerledik. Süreçte adım adım yavaş da olsa hep ilerleyerek devam ettik. Finansal zorluklar fedakarlıkta bulunmamızı gerektirse de hiç vazgeçmedik.
Bugüne kadar Halkbank’ın farklı finansal desteklerinden faydalandınız mı?
Halkbank’ın 2017 yılından bu yana emekli müşterisiyim. Bu ürünlerin test masrafları için iki kez kredi aldım. Daima en iyi imkanları sunan Halkbank ve çalışanları beni hiç geri çevirmedi. Üreten Kadınlar Yarışması’na çok zor bir alanda etkin olduğunu kanıtladığımız ürünlerin, önce Türkiye’de sonra dünyada pazara sunulabilmesi için gereken ilk yatırım maliyetlerini alabilmek ve Halkbank aracılığıyla ürünlerimizi duyurabilmek için katıldım.
Umayana firmasının ticari hesabını da Halkbank’ta açtığımda, şube müdürü ve uzmanları yarışmaya girmem için beni cesaretlendirdi. Devlet Bankası olan Halkbank’ın gücüne inanıyorum. Halkbank’la firmamın sadece Türkiye’de değil, globalde de başarılı olacağına inancım sonsuz. Halen Halkbank ile çalışmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Ekibin güler yüzlülüğü ve yardımcı yaklaşımı bence çok önemli.
Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması’ndan kazandığınız ödüllerin size ve işinize nasıl bir katkısı olacak?
Bu ödül tam zamanında, üretim aşamasında verildiği için ilk üretim maliyetlerinde bize katkı sağladı.
Gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Patentli moleküllerimiz, kozmetikten ilaca dek pek çok alanda kullanılabilir. Hedefimiz öncelikle ülkemizde üretim yaparak dünya pazarlarına girmek. Var olan iki ürünümüzün her türlü alt yapısı hazır. Bu nedenle bir satış pazarlama firması ile anlaşma yaparak tüm dünyaya yayılmasını hedefliyoruz. Şu anda ilgili görüşmelerimiz başladı. Hedefimiz, sistemi doğru kurarak dağıtımla birlikte üretimi de planlayarak ilerlemek.
Girişiminizi kurma fikri nasıl oluştu? Firmanızı ne zaman ve nasıl kurdunuz? Bu alana neden yöneldiniz, bu konudaki motivasyonunuz neydi? Kısa bir şekilde kuruluş öykünüzü paylaşır mısınız?
Biyokimya uzmanı olarak Ar-Ge ve ilaç sektörü alanında 28 yıllık bir tecrübeye sahibim. Halen Teknopark İstanbul Biocube laboratuvarında araştırmalarıma devam ediyorum. Araştırma deneyimlerimin yanı sıra ilaç sektöründeki çalışmalarım; laboratuvarda geliştirdiğim formüllerin kullanıma sunulması için izleyeceğim mevzuatlar, ürünlerin finansal analizleri, pazarda konumlanması gibi konularda tecrübe kazanmama sebep oldu.
Kanser tedavisi nedeniyle hastalarda çok ızdıraplı ağız ve cilt yaraları oluşmaktadır. Pazarda yara önleyici veya iyileştirici ihtiyacı olduğunu gözlemlediğim bu durum, tedavide de ek maliyetler getiriyor. Halihazırda global düzeyde de bu yaraları önleyen, iyileştiren ürün yok. Yaptığımız klinik çalışmalarda bu soruna çözüm bulduğumuzu kanıtlayarak, uluslararası kongrelerde çalışma sunumunu yaptık.
Tahmin edilebileceği gibi ilaç geliştirmek oldukça titiz bilimsel çalışmalar ve mevzuata uygunluk süreçleri gerektiriyor. İlaç Ar-Ge çalışması yaptığım için başlangıçta firma kurmadık ancak geliştirdiğim formüllere dair çalışmaları tamamladıktan ve pazar ihtiyacını gördükten sonra firmamızı kurduk.
Firmamızı her birimiz kendi alanında başarılı, araştırmayı yapan ben, pazar çalışmalarını yapan Gülbin Müftüoğlu ve klinik çalışmaları gerçekleştiren Prof. Dr. Füsun Tokatlı ile birlikte üç kadın girişimci olarak bu yılın başında kurduk.
Yara tedavisinde kullanılmak üzere Avrupa İlaç Ajansı (EMA) ve Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından kabul edilen bir reçinenin moleküllerini yenilikçi bir metotla elde ettiğim ekstrenin ve ilgili formüllerin patentini aldık.
Halihazırda bu ekstre ile geliştirdiğim iki ürün hastaların kullanımına ve marka tescili de yapılarak ticarileşmeye hazır hale geldi.
Ürünlerin bilimsel etkinliğinin yanı sıra pazar planı, maliyet analizleri de yapıldı. Mevzuata uygun iyi üretim şartlarında üretim yapmak üzere tedarikçi ağımız hazırlandı. Ürünlerin bilimsel etkinliği, pazar planı ve maliyet analizleri de yapılırken, üretim için Elit İlaç firmasıyla anlaşma sağlandı.
Dünyada ağız yaraları konusundaki pazar büyüklüğü 2-3 milyar dolar olarak bildiriliyor. Radyodermatit pazarı ise 1 milyar dolar olarak ifade ediliyor.
Buluşa dair çalışmalarıma 2013 yılında kemoterapi ve radyoterapi gören hastaların çok çaresiz olduğunu gördükten sonra başladım. Öncelikle Ar-Ge ve formülasyon laboratuvar çalışmaları, akabinde formülün testleri, önleyici – iyileştirici etkinliğine dair etik kurul onaylı ve çift kör karşılaştırmalı klinik çalışması ile kongre sunumlarının gerçekleştirilmesi, biz üç kadın tarafından kendi öz kaynaklarımız ve bilgilerimizle gerçekleştirildi.
Her aşamasını titizlikle yapabilmek ve aynı zamanda hayatımızı devam ettirmek için çalıştığımız işlerle birlikte bu çalışmaları yürütmek için çok yoğun çalıştık. Her aşamada gelen hasta yorumları projeye olan inancımızı artırdı. 2021 yılında çalıştığım üniversiteden ayrılarak tamamen bu projeye yoğunlaşmak üzere yoluma devam ediyorum. Teknopark İstanbul yönetimi sayesinde Medical Park Hastaneler Grubu’yla tanıştım. Ürünlerin etkinliği onkoloji bölümlerinde görülünce Nisan ayında üretim yapmaya karar verdik.
Faaliyete başladığınızda finansa erişimde sıkıntı yaşadınız mı? Nasıl desteklerden faydalandınız?
Şirketimiz Umayana bu yılın başında kuruldu. Bu zaman kadar Ar-Ge, test analiz, pilot üretim gibi maliyetleri kendimiz karşıladık. Ancak geldiğimiz noktada özellikle pazara çıkarken hammadde, üretim, ambalaj, tasarım, insan kaynağı noktalarında finansal ihtiyaçlarımız arttı. Şu anda ürünlerimizi küçük miktarda üreterek yurt içi ve Avrupa pazarına vermeye hazırlanıyoruz.
Kuruluşundan bugüne şirketiniz nasıl bir gelişim trendi izledi? Ne kadar büyüdünüz, cironuzu hangi aşamaya taşıdınız?
Henüz bir cirodan bahsedemeyiz ancak küçük adımlarla sağlam yürümeyi tercih ediyoruz. Medical Park, Medicana ve Liv Hospital Radyo Onkoloji departmanlarınca ürünlerimiz talep edilmeye başlandı.
Şirketinizi kurduğunuzda kaç kişi çalışıyordu, şu an kaç kişiyi istihdam ediyorsunuz? İstihdamınızı artırma hedefiniz var mı? Kadın istihdam oranınız nedir?
İlk adımımızı, klinik çalışmamızı yapan Prof. Dr. Füsun Tokatlı ile attık. Kısa süreçte marketing yöneticisi ve lojistik hizmetlerinden sorumlu 2 kişiyi istihdam edeceğiz.
İhracat yapıyorsanız, ne zaman başladınız ve hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? İhracatta hedefiniz nedir?
Belçika’ya Leuven Hook ve Antwerp hastanelerinde kullanılmak üzere ihracat yapmaya hazırlanıyoruz.
İçinde bulunduğunuz sektörün hangi zorlukları var? Bu zorluklarla nasıl mücadele ediyorsunuz?
İlaç sektörü hem çok hayırlı hem de çok zorlukları olan bir alan. Hammaddeden üretime kadar her şeyin mevzuata uyumlu olması gerekli. Ayrıca patentli formülünüzü profesyonel üretmeniz şart. Üretim sonrası hastaya kadar ulaşması sürecinin de detaylı düşünülmesi gerekiyor. Bu nedenle adım adım her aşamayı planlayarak gidiyoruz.
Elbette bunlar aşılmayacak konular değil. Çok çalışmak gerekiyor fakat olması gerekeni yaparak ilerledik. Süreçte adım adım yavaş da olsa hep ilerleyerek devam ettik. Finansal zorluklar fedakarlıkta bulunmamızı gerektirse de hiç vazgeçmedik.
Bugüne kadar Halkbank’ın farklı finansal desteklerinden faydalandınız mı?
Halkbank’ın 2017 yılından bu yana emekli müşterisiyim. Bu ürünlerin test masrafları için iki kez kredi aldım. Daima en iyi imkanları sunan Halkbank ve çalışanları beni hiç geri çevirmedi. Üreten Kadınlar Yarışması’na çok zor bir alanda etkin olduğunu kanıtladığımız ürünlerin, önce Türkiye’de sonra dünyada pazara sunulabilmesi için gereken ilk yatırım maliyetlerini alabilmek ve Halkbank aracılığıyla ürünlerimizi duyurabilmek için katıldım.
Umayana firmasının ticari hesabını da Halkbank’ta açtığımda, şube müdürü ve uzmanları yarışmaya girmem için beni cesaretlendirdi. Devlet Bankası olan Halkbank’ın gücüne inanıyorum. Halkbank’la firmamın sadece Türkiye’de değil, globalde de başarılı olacağına inancım sonsuz. Halen Halkbank ile çalışmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Ekibin güler yüzlülüğü ve yardımcı yaklaşımı bence çok önemli.
Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması’ndan kazandığınız ödüllerin size ve işinize nasıl bir katkısı olacak?
Bu ödül tam zamanında, üretim aşamasında verildiği için ilk üretim maliyetlerinde bize katkı sağladı.
Gelecek hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Patentli moleküllerimiz, kozmetikten ilaca dek pek çok alanda kullanılabilir. Hedefimiz öncelikle ülkemizde üretim yaparak dünya pazarlarına girmek. Var olan iki ürünümüzün her türlü alt yapısı hazır. Bu nedenle bir satış pazarlama firması ile anlaşma yaparak tüm dünyaya yayılmasını hedefliyoruz. Şu anda ilgili görüşmelerimiz başladı. Hedefimiz, sistemi doğru kurarak dağıtımla birlikte üretimi de planlayarak ilerlemek.